10 Kasım 2010 Çarşamba

BEN SÖYLEMİYORUM YASA SÖYLÜYOR


Gülay GÖKTÜRK

Meğerse ne çok insan, jandarmayı "ezelde ebede" sürecek bir kurum sanıyormuş. Ben, jandarmanın polisin uzanamadığı yerlerde güvenliği sağlamak üzere varolduğunu; polis teşkilatının eli kolu uzadıkça jandarmanın görev alanının da küçüleceğini ve giderek yok olacağını yazınca sanki "devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne" ya da "ordunun manevi şahsiyetine" dil uzatmışım gibi telaşlandılar. Bilmiyorlar ki, sadece ben söylemiyorum böyle olacağını, bizzat, yasa ve jandarmanın kendi yönetmeliği söylüyor.
Sağolsun, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mesut Bedri Eryılmaz, jandarma ile ilgili yazılarım üzerine, kendisinin bir konferansta tebliğ olarak sunduğu "Demokratik Ülkelerde Kolluk Güçleri Arasında Yetki ve Görev Alanı Paylaşımı: Türkiye Örneği" başlıklı makalesini göndermiş.
Eryılmaz tebliğinde ana fikir olarak kanun koyucunun, demokratik bir toplumda kolluk hizmetinin sivil bir birimce karşılanması gerektiği öngörüsü ile, askeri bir yapının temsilcisi olan jandarmanın kolluk hizmetini sadece istisna olarak kabul ettiğini, bu hizmeti kırsal kesim ile sınırladığını ve polis teşkilatı kuruluncaya kadar jandarmanın polise yardımcı olmasını öngördüğünü belirtiyor ve şöyle diyor:
"... jandarmanın varlık sebebi bir yerde polis teşkilatının olmamasıdır. Polis teşkilatının ülke çapında yaygınlaşması ile veya il ve ilçe belediye sınırlarının genişlemesi sebebiyle jandarmaya iç güvenlikte olan ihtiyaç azalacaktır. Diğer bir ifade ile şu anda jandarma, polisin boşluğunu doldurarak iç güvenlikte polise yardımcı olmaktadır.
Nitekim bu husus, "Polisle İlişki Çalışma ve İşbirliği Esaslarını" düzenleyen Jandarma Yönetmeliği'nin 154. maddesinde de açıkça dile getirilmektedir. Söz konusu maddeye göre, Polis görev ve sorumluluk alanı olup da, bugüne kadar Polis Teşkilatı kurulmayan yerlerdeki emniyet ve asayişe ilişkin hizmetler, polis teşkilatı kuruluncaya kadar, jandarma iç güvenlik birliklerince yerine getirilir. Şehir ve kasabalarda kentleşme nedeniyle; belediye sınırları genişledikçe bu yerlerdeki, jandarmaya ait görev ve sorumluluk alanları ..... polise devredilir.
Yönetmelik, "sorumluluk alanlarının polise devri" meselesini belirsiz bir gelecekte gerçekleşecek bir "temenni" düzeyinde de bırakmıyor üstelik. Bu devrin hangi koşullarda ve nasıl gerçekleştirileceğini de ayrıntılarıyla düzenliyor. Buna göre, devir işlemi valiliğin önerisi, Jandarma Genel Komutanı'nın uygun görmesi ve İçişleri Bakanı'nın onayı ile polise devredilebiliyor.
Doç. Dr. Mesut Eryılmaz bu devir prosedüründe "Jandarma Genel Komutanı'nın uygun görmesi" ibaresini de eleştiriyor. Kanun, bir yerin polisin görev alanı sayılması için o yerin il ve ilçe belediye sınırı haline gelmesini veya o yerde polis teşkilatı olmasını yeterli sayarken, yönetmeliğin Jandarma Genel Komutanı'nın onayı şartı getirmesini kanunun hem lafzına hem de ruhuna aykırı buluyor. "Yönetmeliğin son cümlesinin 'Jandarma Genel Komutanlığı'na bilgi verilerek, valinin önerisi, İçişleri Bakanı'nın onayı ile polise devredilir' şeklinde olması" gerektiğini söylüyor.
Eryılmaz'ın tebliğinin sonunda bundan sonrası için yapılması gerekenler de şöyle sıralanmış:
1. Uygulamayı kanun koyucunun bu öngörülerine göre şekillendirmek
2. AB sürecinde, kolluk kuvvetlerinin sivil bir yapıya kavuşturulması amacı ile Fransa, Belçika, İspanya, İtalya, Portekiz gibi Avrupa Birliği üyesi ülkelerde başlatılan, Jandarma Teşkilatları mensuplarının statülerinin diğer kuvvet komutanlıklarına tabi personelin statülerinden ayrılması işlemini Türkiye'ye de başlatmak...
Bence Şemdinli iddianamesini konuşurken, Şemdinli provokasyonundaki jandarma parmağını araştırırken bir yandan da bu yapısal dönüşümleri tartışalım